17 Ocak 2011 Pazartesi

Ayrışmak Yerine Birleşmek

Samimi iman sahipleri arasında yaşanan sevgide, Allah’a duyulan derin korku ve içten sevgi, yapılan güzel işler, sergilenen güzel ahlak özellikleri önemli kıstastır. Yaşamını Rabb’ine adadığını davranışları ile kanıtlayan ve Allah'ın hoşnutluğunu gözeterek yaşayan insan, müminlerin büyük sevgisini ve saygısını kazanır. Müminlerin birbirlerine olan sevgileri ve birbirlerine karşı olumsuz duygular taşımamaları, Allah'ın samimi inananlara olan nimetidir. Bu nimet ahirette, “Onların göğüslerinde kinden (ne varsa tümünü) sıyırıp-çektik, kardeşler olarak tahtlar üzerinde karşı karşıyadırlar. (Hicr Suresi, 47) ayetiyle bildirildiği üzere tam anlamıyla yaşanacaktır.

İman eden insanlar, bu kardeşlik ve birlik duygusunun güzelliğinin şuurunda olarak hareket etmelidirler. "... Eğer mü'min iseniz Allah'tan korkup-sakının, aranızı düzeltin ve Allah'a ve Resulü'ne itaat edin." (Enfal Suresi,1) ayeti gereği müminler ilişkilerini sıcak tutacak şekilde davranmalı, Peygamberimiz’in(sav) hadislerinde buyurduğu gibi birlikte hareket etmelidirler:


Birbirinize hased (çekememezlik) etmeyiniz. Birbirinizle buğz (düşmanlık) etmeyiniz. Birbirinizle iyi ilişkileri kesmeyiniz. Birbirinizden yüz çevirip küsüşmeyiniz ve ey Allah'ın kulları, kardeşler olunuz. (Mace ,Cilt 10, s. 32)


Yüce Allah müminlere "çekişip birbirlerine düşmemelerini" (Enfal Suresi, 46) buyurur ve bunun inananların gücünü azaltacak bir durum olduğunu bildirir. Ve “Kendilerine apaçık belgeler geldikten sonra, parçalanıp ayrılan ve anlaşmazlığa düşenler gibi olmayın. İşte onlar için büyük bir azap vardır.” (Al-i İmran Suresi, 105) ayetiyle birlikteliğe zarar verebilecek davranışta bulunmamaları konusunda müminleri uyarır.


Vicdanının sesine kulak veren ve kişisel çıkarlarını değil adaleti ayakta tutan bir müminin diğer iman edenlerle sürekli bir anlaşmazlık içinde olması hata olacaktır.


Müslüman toplumlar arasında, coğrafya, kültür ve geleneklerden kaynak bulan farklı görüş ve uygulamalar olabilir. Yorumları ve görüşleri diğerinden farklı mezheplere sahip de olabilirler. Ancak farklılıkları nedeniyle toplum ya da grupların birbirine cephe alması, ortak değerlerde uzlaşma sağlayamayacak kadar bir diğerini uzak görmesi büyük yanılgı olacaktır.


Görüşlerini mutlak doğru olarak görüp, kendilerini sorgulamayan ve durumlarıyla övünenlerin içinde bulundukları durum Kur’an'da, "... onlar, işlerini kendi aralarında (farklı) kitaplar halinde böldüler; her bir grup, kendi ellerinde olanla yetinip sevinmektedir." (Müminun Suresi, 53) ayetiyle haber verilir. Allah'tan korkup sakınanların ve yalnız başlarına Rabb’leri huzurunda sorgulanacaklarının bilincinde olanların bu duruma düşmekten sakınmaları gerekir. Müslüman toplumlar farklılıklar ve görüş ayrılıklarını ön plana çıkararak ayrışmak yerine, Kur'an ahlakını yaşamakta birleşmelidirler. Birbirlerini desteklemeli, farklı görüşlere sahip oldukları konularda hoşgörülü ve anlayışlı olmalıdırlar.


Sonuç Olarak


Kur’an ahlakının özünde, anlaşmazlıklar ve ayrılıklar değil, Allah’ın birliği inancı ve ortak değerler temeldir. Peygamberimiz (sav), "Size iki şey bırakıyorum onlara sımsıkı sarıldıkça asla dalalete düşmeyecek ve sapıtmayacaksınız: Kuran ve benim sünnetim" sözleriyle müminlere uymaları gereken yolu işaret eder. Yapmamız gereken hak dine uymak, ayrılığa düşmekten sakınmak; sevgi ve hoşgörü, en önemlisi de Kur’an çerçevesinde Allah'a daha çok yakınlaşmak, O'nun dinine daha çok hizmet etmek için hep birlikte çalışmaktır. Ve Allah'ın şu buyruğunu asla unutmamaktır:


Allah'ın ipine hepiniz sımsıkı sarılın. Dağılıp ayrılmayın. Ve Allah'ın sizin üzenizdeki nimetini hatırlayın. Hani siz düşmanlar idiniz. O, kalplerinizin arasını uzlaştırıp-ısındırdı ve siz O'nun nimetiyle kardeşler olarak sabahladınız. Yine siz, tam ateş çukurunun kıyısındayken, oradan sizi kurtardı. Umulur ki hidayete erersiniz diye, Allah, size ayetlerini böyle açıklar. (Al-i İmran Suresi, 103)


İnsan Allah’a yakın olduğu zaman O’nun sıfatları üzerinde tecelli eder. Kadın ya da erkek inanan insan, mümin kardeşinde Allah’ın tecellisi olan aklı ve güzel ahlakı gördüğünde Allah yolunda her türlü çileye, her türlü zorluğa göğüs gerer. İşte bu gerçek sevgidir ve Allah aşkının yansımasıdır. Bu samimi sevgiyi yaşayan insanlardan bir Kur’an ayetinde şöyle söz edilir:


Mümin erkekler ve mümin kadınlar birbirlerinin velileridirler. İyiliği emreder, kötülükten sakındırırlar, namazı dosdoğru kılarlar, zekatı verirler ve Allah'a ve Resûlü'ne itaat ederler. İşte Allah'ın kendilerine rahmet edeceği bunlardır. Şüphesiz, Allah, üstün ve güçlüdür, hüküm ve hikmet sahibidir. (Tevbe Suresi, 71)


Aynı inancı paylaşan, Kur'an'a iman eden, Allah'ın buyruklarına uyan tüm inananlar kardeştirler, birbirlerinin dost ve velileridirler. İçinde iman taşıyan her insan yeryüzündeki en değerli, en şerefli ve en üstün varlıktır.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder