24 Şubat 2011 Perşembe

Allah'ın Buyruğu: "Düşünün!"





Yüce Allah pek çok Kur’an ayetinde insanları derin düşünmeye davet eder. İnsan, herşeyi yoktan var eden, sonsuz güç sahibi Yüce Yaratıcıyı takdir edebilme gücünü, korkusunu ve O’na olan yakınlığını ve sevgisini derin düşünerek artırabilir.



Kur’an’da birçok ayette “…yine de öğüt alıp-düşünmeyecek misiniz?” (Nahl Suresi, 17), “…düşünen bir topluluk için deliller vardır” (Bakara Suresi, 164) ifadeleriyle yaratılışın kanıtları üzerinde düşünmenin önemi bildirilir. Çevremizde gördüğümüz herşey Allah’ın benzersiz yaratışının ve varlığının delilidir. Bu nedenle gökler, yer ve bunların arasında bulunan herşey insanın düşünmesi için birer sebeptir.



“Allah; gökleri, yeri ve ikisi arasında olanları altı günde yarattı, sonra arşa istiva etti. Sizin O’nun dışında bir yardımcınız ve şefaatçiniz yoktur. Yine de öğüt alıp -düşünmeyecek misiniz? (Secde Suresi,4)



İnsanlar gün içinde birçok konu hakkında düşünürler. Ancak bu düşüncelerin büyük bir kısmı yararsız, gereksiz, insanı hiçbir sonuca götürmeyen, insana hiçbir şey kazandırmayan boş düşüncelerdir. Oysa önemli olan, insanın yaşamının her anında olayların sebeplerini, hikmetlerini araştırarak gerçek anlamda “derin bir şekilde” düşünmesidir.


Örneğin; insanda dişler oluşurken milyonlarca hücrenin önce kalsiyum depolayıp ardından yan yana gelerek büyük bir blok oluşturması ve devamındaki aşamalar, Allah’ın yaratma sanatındaki kusursuzluğu ve örneksizliği bizlere gösterir. Bu bloğun şeklini de yine bloğu inşa eden hücrelerin belirlemesi büyük bir yaratılış mucizesidir. Alt damakta bulunan hücreler, kendilerinden uzakta bulunan üst damaktaki hücrelerin nasıl bir şekil inşa ettiklerini adeta çok iyi bilirler ve her iki hücre grubu da ürettiği dev bloğu, kendisine karşı gelecek blokla birbirlerine en uygun şekilde üretirler. Hiçbir uyumsuzluk gerçekleşmez ve 32 kalsiyum bloğundan oluşan karmaşık yapı, birbirlerine en uygun şekilde inşa edilir.



Derin düşünen insan için açıktır ki, vücuttaki bütün hücrelere olduğu gibi dişleri oluşturan hücrelere de sahip oldukları özellikleri veren üstün güç sahibi Allah’tır. Ve kişinin Allah’ın yaratma sanatına duyduğu hayranlık, Allah’ın izniyle imanını artırır. Düşünen insan, Allah’ın kudretini ve sanatını görür, O’nu bütün noksanlıklardan tenzih eder ve Allah’a yakınlaşmaya bir yol bulur.



Etrafımızdaki herşey Allah’ın benzersiz yaratma sanatının birer delilidir. Bu delillere sadece bakmak bir anlam ifade etmez. Baktığımız herşeyi görmemiz ve üzerinde düşünmemiz gerekir. Çevremizdeki güzellikler üzerinde tefekkür ederek muhteşem yaratılışlarını farkedebilir, Allah’ın üstün yaratmasını kavrayabiliriz.



Etrafındaki deliller üzerinde düşünen insan, her şeyin bir varoluş nedeni olduğunu görecek, kendisinin de bir amaçla yaratıldığını anlayacak ve Allah’ın sonsuz kudretini kavrayabilecektir. Allah’ı çok düşünmek, Allah’tan çok korkmak, insanın güzel ahlaklı olmasını sağlayacaktır.
İnsan yalnızca Allah’ın evrende yarattığı varlık delilleri üzerinde değil, “Kendi nefisleri konusunda düşünmüyorlar mı?..” (Rum Suresi, buyruğu gereği kendi nefsi konusunda da derin düşünmelidir. Rabb’inden bir ağırlanma olarak O’nun hoşnutluğunu umut eden insan, gün içinde her attığı adımı Allah için attığında, nefsinin bencil dünyevi tutkularından uzak olacaktır.



Onlar, ayakta iken, otururken, yan yatarken Allah’ı zikrederler ve göklerin ve yerin yaratılışı konusunda düşünürler. (Ve derler ki:) “Rabbimiz, sen bunu boşuna yaratmadın. Sen pek yücesin, bizi ateşin azabından koru.” (Al-i İmran Suresi, 191)



Hiçbir şey boşuna yaratılmamıştır. Ancak derin düşünen insan Allah’ın yüceliğini, büyüklüğünü kavrar ve korkusu artar. Bütün bunları önemsemeden geçmek ve düşünmemek, Allah’ın ayetlerinden yüz çevirmek anlamına gelir. Kuran’da pek çok yerde, Allah’ın ayetlerinden ve yaratılışın delillerinden yüz çevirmenin, inkar olduğu vurgulanır.


Gökyüzünü korunmuş bir tavan kıldık; onlar ise bunun ayetlerinden yüz çeviriyorlar. (Enbiya Suresi, 32)
Size kendi ayetlerini gösteriyor; artık Allah’ın ayetlerinden hangisini inkar ediyorsunuz? (Mü’min Suresi, 81)



İman etmeyen insanlar ise, “O gün cehennem de getirilmiştir. İnsan o gün düşünüp-hatırlar, ancak (bu hatırlamadan) ona ne fayda?” (Fecr Suresi, 23) ayetinde de haber verildiği gibi ancak azabı gördüklerinde gerçek anlamda düşünmeye başlarlar.



Bu kişiler o ana kadar, dünyadaki yaşama amaçlarını, evrendeki ve canlılardaki yaratılış mucizelerini, Allah’ın Kuran’daki emir ve yasaklarını, kısacası gerçek anlamda kendilerine yarar sağlayacak konuları hiç düşünmemişlerdir. Bir gün öleceklerini ve Allah’ın huzurunda sorgulanacaklarını akıllarına bile getirmemişlerdir.



Oysa Yüce Allah’ın hiç var olmamış gibi her şeyi yok edecek olan buyruğu, hiç beklemediğimiz bir anda, aniden gelebilir. Hükmünü yerine getiren Allah’ın herşeye gücü yeter:



Dünya hayatının örneği, ancak gökten indirdiğimiz, onunla insanların ve hayvanların yediği yeryüzünün bitkisi karışmış olan bir su gibidir. Öyle ki yer, güzelliğini takınıp süslendiği ve ahalisi gerçekten ona güç yetirdiklerini sanmışlarken (işte tam bu sırada) gece veya gündüz ona emrimiz gelmiştir de, dün sanki hiç bir zenginliği yokmuş gibi, onu kökünden biçilip atılmış bir durumda kılmışız. Düşünen bir topluluk için biz ayetleri böyle birer birer açıklarız. (Yunus Suresi, 24)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder