23 Şubat 2011 Çarşamba

Allah'ın Yardımı Ne Zaman?



İnanan insanın dünyada ve ahirette tek bir gerçek dostu vardır. Bu gerçek dost her an onunla beraberdir, onu hiçbir zaman bırakmaz, asla terk etmez, her zorlukta yanındadır, yakınındadır, ona destek ve yardımcıdır. Doğduğu andan sonsuza dek onunla birliktedir. Onun için yol göstericidir, koruyucu-dosttur, güvenilirdir, daima karşılıksız bağışlayandır. Kuşkusuz bu gerçek dost, Kendisine ihtiyaç olunan ve Kendisinden yardım beklenen Yüce Allah'tır.

İman sahiplerinin büyük bir kararlılıkla Allah’ın sınırları içinde yaşamalarının amacı, yalnızca O’nun sevgisini ve hoşnutluğunu kazanabilmektir. Allah, müminlerin zorluk zamanlarındaki "Allah bize yeter" (Al-i İmran Suresi, 173) diyerek teslimiyet ve bağlılıklarını göstermelerine karşılık onlara mutlaka yardım vaat eder. Kendi yolunda şevk ve kararlılıkla çaba gösteren kullarına rahmetini, “Ey iman edenler, eğer siz Allah'a (Allah adına İslam’a ve Müslümanlara) yardım ederseniz, O da size yardım eder ve sizin ayaklarınızı sağlamlaştırır.” (Muhammed Suresi, 7) ayetiyle bildirir.

Samimi bir çabanın içinde olan müminler, Allah’ın üzerlerindeki rahmetine/koruyuculuğuna yaşamlarının her anında tanıktırlar. En zor görünen olayları dahi güzel sonuçlandırır, kolaylık ve başarı verir. Allah'ın her an kendilerine destek ve yardımcı olacağının bilincindeki müminler hiçbir durum ve koşulda ümitlerini yitirmez, her olayın kesinlikle hikmet ve hayırla yaratıldığını ve yine hayır ve hikmetle sonuçlanacağını bilerek Allah’a tevekkül ederler.

Kuran’ın verdiği örneklerden birinde, Hz. Musa’nın, İsrailoğulları’nı Firavun'un baskısından korumak için Mısır'dan çıkarışı anlatılır. Hz. Musa ve İsrailoğulları denize ulaştıklarında, içlerinden imanı zayıf olanlar, arkalarından gelen Firavun ve ordusu tarafından sıkıştırıldıklarını düşünerek, ümitsizliğe kapılırlar. Hz. Musa ise "... Şüphesiz Rabbim, benimle beraberdir; bana yol gösterecektir." (Şuara Suresi, 62) diyerek, Allah'ın kesin olarak kendilerine yardım edeceğine dair inancını bildirir. Gerçekten de Allah, denizi mucizevi bir şekilde ikiye ayırmış, Hz. Musa ve kavmini karşıya geçirmiştir. Ardından denizi kapatarak Firavun ve ordusunu suda boğmuştur.

Allah'ın müminlerle beraber olduğuna kesin bilgiyle inanmış, Rabb’ini dost edinmiş bir mümin, yaşamının her anında Allah'ın yardımına açıkça tanık olur. Kulları üzerinde gözetici olan Allah Kendisi’ne teslim olan müminlerin kalplerine ‘güven duygusu ve huzur’ indirir ve onlara destek olur.

Allah, sizin düşmanlarınızı daha iyi bilendir; bir veli (en güvenilir bir dost) olarak Allah yeter, bir yardımcı olarak da Allah yeter. (Nisa Suresi, 45)

Peygamberimiz(sav) de yardım istenecek olanın yalnızca herşeye gücü yeten Allah olduğunu hatırlatır:

"... Bir şey isteyince Allah'tan iste. Yardım talep edeceksen Allah'tan yardım dile. Zira kullar, Allah'ın yazmadığı bir hususta sana faydalı olmak için biraraya gelseler, bu faydayı yapmaya muktedir olamazlar. Allah'ın yazmadığı bir zararı sana vermek için biraraya gelseler, buna da muktedir olamazlar." (Kütüb-i Sitte, Muhtasarı Tercüme ve Şerhi, Prof. Dr. İbrahim Canan, 16. cilt, Akçağ Yayınları, Ankara, 1992, s.314)

Kur’an’da, “ Kim Rahman (olan Allah)ın zikrini görmezlikten gelirse, Biz bir şeytana onun 'üzerini kabukla bağlattırırız'; artık bu, onun bir yakın dostudur.” (Zuhruf Suresi, 36) ayetiyle önünden, arkasından, sağından, solundan sokulan şeytanın, insanı nasıl kuşatabileceğine dikkat çekilir. İşte, tek ve gerçek dostu olan Rabb’inden uzak olan kişi, gerçekten en önemli düşmanı tarafından kuşatılmıştır.

Şeytan bağımsız bir güce sahip değildir. İman edenler üzerinde güçsüzdür. Bize düşen Allah’ı yalnızca belli vakitlerde değil sürekli anmak, O’ndan yardım dilemektir. Ancak, icabet edeceğine kanaat getirerek dilemek. İşte o zaman apaçık düşmanımız şeytandan, her şeyi kuşatan Yüce Allah’ın korumasına sığınabiliriz.


Göklerde ve yerde ne varsa tümü Allah'ındır. Allah, herşeyi kuşatandır. (Nisa Suresi, 126)


İmtihan mekanı olarak yaratılmış dünya, yaşadığımız olaylarla sınandığımız, sonsuz yaşamımıza geçiş aşamasıdır. Zorluk yaşamadan ve o zorluk anlarında Rabb’imize sadakatimizi, sabrımızı, tevekkül ve teslimiyetimizi göstermeden sonsuz mutluluğa ulaşamayız. Göstereceğimiz güzel ahlak Allah’ın yardımını getirecek, dağların korkuya kapılıp-yüklenmekten kaçındığı tüm ağırlıkları üzerimizden kaldıracaktır.


Yoksa sizden önce gelip-geçenlerin hali başınıza gelmeden cennete gireceğinizi mi sandınız? Onlara öyle bir yoksulluk, öyle dayanılmaz bir zorluk çattı ve öylesine sarsıldılar ki, sonunda elçi, beraberindeki mü'minlerle; "Allah'ın yardımı ne zaman?" diyordu. Dikkat edin. Şüphesiz Allah'ın yardımı pek yakındır. (Bakara Suresi, 214)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder