17 Şubat 2011 Perşembe

Dini Yaşamak İnsanı Sanattan Engeller mi?



Din ahlakını yaşamak insanı sosyal yaşamdan, güzelliklerden ve sanattan engellemez, aksine daha çok haz almasına neden olur. Güzelliklerden, sanat ve estetikten en çok zevki müminler alırlar. Çünkü güzel bir sanat eserinden rengarenk çiçeklere, meyvelere, etkileyici mekanlara kadar her şeyin, sonsuz güzellikleri sanatının içinde yaratan [Sani] Allah tarafından verilmiş nimetler olduğunun bilincindedirler.


İnanan insanlar, Allah’ın bir örnek edinmeksizin yarattığı her güzellikten ruhen çok derin heyecan duyarlar. Muhteşem bir manzara, tomurcuğundan yaprakları ütülenmiş gibi çıkan rengarenk bir çiçek, konforlu ve ferah bir ev, şık bir kıyafet, sevimli bir hayvan, özenle hazırlanmış bir masa, güzel bir müzik kişinin ruhuna şiddetli haz verir. Tüm bu etkileyici güzelliklerin Allah Katından bir rahmet olarak kendilerine sunulduğunun bilincinde olmaları, inananların ruhunda heyecan oluşturur. Çünkü hoşa giden her şey, Allah’ın kullarına olan sevgisinin bir yansımasıdır.


Yüce Allah’a kesin bilgiyle inanan, izlediği her görüntüyü, duyduğu her sesi O’nun birçok hayır ve hikmetle yarattığını bilen bir mümin, hiçbir güzelliğe karşı duyarsız ve umursuz davranmaz. Müminin gördüğü güzelliklere karşı fiili olarak da hoşnutluğunu ifade etmesi Kuran ahlakının bir gereğidir. Bu nedenle mutlaka o güzelliği yaratanın Allah olduğunu dile getirir, O’nun gücünü gereği gibi takdir eder, tüm övgüsünü Allah’a yöneltir.


Estetik, sanat ve güzellik, imana çok etki eder. Örneğin Kuran’daki bir kıssada Sebe Melikesi’nin, Hz. Süleyman’ın muhteşem sarayına geldiğinde, mükemmel bir çalışmayla yapılmış cam zemini su birikintisi zannederek müthiş etkilendiği anlatılır. Ardından Sebe melikesinin ruhundaki derinleşmeyi ve aldığı hazzı görürüz. Tüm bu etkileyici görünümler onun iman etmesine vesile olmuştur.


İnanan insanlar, her şeyin gerçek sahibinin Allah olduğunun şuurundadırlar ve bu nedenle dünyevi hiç bir şey için bencil tutkularının ardında hırsla koşturmazlar. Dinden uzak cahiliye insanları gibi her an sahip olduklarını yitirme korkusuyla yaşamazlar. Kısımlandıran, rızıkları, nimetleri adalet, hikmet ve rahmet içinde taksim edip herkese nasibini veren Allah, dilerse tümünü geri alabileceğinin bilincinde yalnızca Rabb’lerine dayanıp güvenirler.


Kur'an tüm insanlığa aydınlığı ve güzelliği anlatır. Ancak karanlık zihniyetli cahiliye insanı ortaya adeta bir kabus tablosu çıkarır. Kendi kafasındaki ve ruhundaki karanlığı ortaya serer bu kişi, ancak o din değildir. Gerçek din pırıl pırıldır, aydınlıktır, huzur doludur. Samimi müminler için kesintisiz bir mutlulukla dolu olan Allah’ın aydınlık ve dosdoğru yolu, yaşamlarından sonsuz ahirete uzanır.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder