10 Mart 2011 Perşembe

Allah Kolaylık Diler, Zorluk Dilemez






Allah, size kolaylık diler, zorluk dilemez... (Bakara Suresi,185)



Günümüz toplumlarında insanların pek çoğu Kur’an ahlakından uzak bir yaşam sürerler. Çünkü toplum genelinde, din ahlakının yaşanmasının zor olduğu şeklinde yanlış bir inanış vardır. Bu yanlış bakış açısının temelinde insanların Kuran’ı tam olarak bilmemeleri ve dine dair işittikleri hurafeleri, dedelerinden ve çevrelerinden kulaktan dolma edindikleri bilgileri ‘din’ zannetmeleri, gerçek İslam’ı bunlardan ayırt edememeleri yatar.



Oysa Allah’ın insanlara yaşamaları için tavsiye etmiş olduğu ahlak, insan fıtratına en uygun yaşam şeklidir. İnsanın da dinin de yaratıcısı Rabbimiz’dir. İnsanın nefsini, ruhunu, yaşadıklarının ne kadarına güç yetirebileceğini en iyi bilen Allah, insanlar için de en kolay olanı indirmiştir. Allah insanları din fıtratı üzerine yarattığından, insana dünyada huzur verecek tek model, din ahlakını gereği gibi yaşamaktır. Kuran’da din ahlakını yaşamanın kolaylığı, "O, sizleri seçmiş ve din konusunda size bir güçlük yüklememiştir, atanız İbrahim’in dini(nde olduğu gibi.)" (Hac Suresi, 78) ayetiyle bildirilir.



Kolaydır; çünkü dinin özü güzel ahlaklı olmaktır. İnsan ruhunun en çok zevk aldığı durum güzel ahlaktır. Bütün insanlar dürüstlükten, samimiyetten, şefkatten, merhametten, güzel sözden ve alçakgönüllülükten hoşlanır. Sadakatsizlik, yalan, kötü söz, ikiyüzlülük ve kibir ise her insanın canını acıtır.



İnsanın güzel olan özellikleri yaşamakta kararlılık gösterebilmesi yalnızca vicdanına uymasıyla mümkündür. Yaşamı boyunca vicdanının sesini dinlemesi içinse, insanın Allah korkusunu kalbinde hissetmesi gereklidir. Kur’an’dan anladığımız üzere yalnızca Allah’tan korkup sakınanlar, O’na tam bir teslimiyetle teslim olanlar, sonsuz ahiret hayatını seçenler Kuran’dan öğüt alıp düşünürler. Allah bir başka ayetinde şöyle buyurur:



Biz sana bu Kuran’ı güçlük çekmen için indirmedik, içi titreyerek korku duyanlara ancak öğütle-hatırlatma (olsun diye indirdik). (Taha Suresi, 2-3)



Bu konu Kuran’ın önemli sırlarından biridir. Kuran’ı anlayabilmek için üstün bir zekaya ya da yeteneğe değil, samimi, düzgün bir niyete ve ihlasa sahip olmak gerekir. Çünkü Rabbimiz samimi kullarına Kur’an’ın aydınlığa ulaştıran kapılarını açar, onlara doğru yollarını gösterir ve kurtuluşa ermelerini sağlar. Kuran tüm insanlığa gönderilmiştir, ancak yalnızca Allah’tan saygıyla korkan, kesin bilgiyle ahirete inanan müminler için bir hidayet sebebi olur. Samimi müminler için Kur’an rahmet ve şifadır:



Ey insanlar, Rabbinizden size bir öğüt, sinelerde olana bir şifa ve mü’minler için bir hidayet ve rahmet geldi. (Yunus Suresi, 57)



Tüm bu gerçeklere rağmen bazı insanlar Kuran ahlakını yaşamaktan kaçınır, sebep olarak da çeşitli mazeretler ileri sürerler. Bunlardan biri de din ahlakını yaşamanın onları kısıtlayacağı ve yaşamlarını zorlaştıracağı endişesidir. Bu çok büyük yanılgıdır. Tam aksine din ahlakından uzak bir yaşam, insanları büyük sıkıntılarla, zorluk ve kısıtlamalarla karşı karşıya getirir.



Kuran ahlakının insanlara sunduğu yaşam ise rahat, huzurlu ve güven doludur. Kuran, toplumun ve insanların kişi üzerinde kurduğu ağır baskıları, katı kuralları ve anlamsız prensipleri ortadan kaldırır ve insanların huzur içerisinde yaşamalarını sağlar.



Yaşam rehberimiz Kur’an’ın açık ve anlaşılır olmasının yanı sıra, hüküm ve buyruklarının uygulanması da son derece kolaydır. Sonsuz güç sahibi Allah ayetlerde Kuran hakkında şöyle buyurur:



Biz sana bu Kuran’ı güçlük çekmen için indirmedik. ’İçi titreyerek korku duyanlara’ ancak öğütle-hatırlatma (olsun diye indirdik). (Taha Suresi, 2-3)



Allah, hiç kimseye güç yetireceğinden başkasını yüklemez. (Kişinin nefsinin) Kazandığı lehine, kazandırdıkları aleyhinedir. "Rabbimiz, unuttuklarımızdan veya yanıldıklarımızdan dolayı bizi sorumlu tutma. Rabbimiz, bize, bizden öncekilere yüklediğin gibi ağır yük yükleme. Rabbimiz, kendisine güç yetiremeyeceğimiz şeyi bize taşıtma. Bizi affet. Bizi bağışla. Bizi esirge, Sen bizim mevlamızsın. Kafirler topluluğuna karşı bize yardım et." (Bakara Suresi, 286)



Rabbimiz, merhamet edenlerin en merhametlisidir ve kullarının en rahat edecekleri, en güzel yaşam şeklini Kuran’da tüm ayrıntılarıyla tarif etmiştir. İnsan, sevgi, saygı, şefkat ve merhametten hoşlanan bir yaratılışa sahiptir. Kur’an ahlakına uygun bir yaşam da, insanın en çok zevk alacağı, en huzur duyacağı yaşamdır. Bu gerçek Kur’an’da “Öyleyse sen yüzünü Allah’ı birleyen (bir hanif) olarak dine, Allah’ın o fıtratına çevir; ki insanları bunun üzerine yaratmıştır. Allah’ın yaratışı için hiçbir değiştirme yoktur. İşte dimdik ayakta duran din (budur). Ancak insanların çoğu bilmezler.” (Rum Suresi, 30) ayetiyle bildirilir.



Kuran’ı kendisine rehber edinen Peygamber Efendimiz(sav) de, "Kolaylaştırınız, zorlaştırmayınız. Müjdeleyiniz, nefret ettirmeyiniz" (Ramuz el-Hadis, 2. cilt, s. 510) hadis-i şerifiyle öğütte bulunmuştur. Dini özünde olduğu gibi kolay göstermek, zorlaştırmamak, insanların kalplerini Kuran’a ve din ahlakına ısındırmak, inanan her insanın önemli bir sorumluluğudur. Allah’ın elçisi de, Kuran’ı tebliğ ederek insanların üzerlerindeki ağır yükleri, zincirleri kaldırır.



Onun çağrısına icabet edenler, ona destek olup yardım edenler ve Kur’an’ın yolunu izleyenlerin gerçek kurtuluşa ve mutluluğa kavuşacaklardır.Onlar ki, yanlarındaki Tevrat’ta ve İncil’de (geleceği) yazılı bulacakları ümmi haber getirici (Nebi) olan elçiye (Resul) uyarlar; o, onlara marufu (iyiliği) emrediyor, münkeri (kötülüğü) yasaklıyor, temiz şeyleri helal, murdar şeyleri haram kılıyor ve onların ağır yüklerini, üzerlerindeki zincirleri indiriyor. Ona inananlar, destek olup savunanlar, yardım edenler ve onunla birlikte indirilen nuru izleyenler; işte kurtuluşa erenler bunlardır. (Araf Suresi, 157)



Ayrıca, din ahlakını yaşamak insanı sosyal yaşamdan, güzelliklerden ve sanattan engellemez, aksine daha çok haz almasına neden olur. Sanat, güzellikler, tüm nimetler ve estetikten en çok zevki müminler alırlar. Çünkü güzel bir sanat eserinden rengarenk çiçeklere, meyvelere, etkileyici mekanlara kadar her şeyin Allah tarafından verilmiş nimetler olduğunun bilincindedirler. Ayrıca her şeyin gerçek sahibinin Allah olduğunun şuurundadırlar ve bu nedenle dünyevi hiç bir şey için bencil tutkularının ardında hırsla koşturmazlar. Dinden uzak cahiliye insanları gibi her an sahip olduklarını yitirme korkusuyla yaşamazlar. Kısımlandıran, rızıkları, nimetleri adalet, hikmet ve rahmet içinde taksim edip herkese nasibini veren Allah, dilerse tümünü geri alabileceğinin bilincinde yalnızca Rabb’lerine dayanıp güvenirler.



Kuran tüm insanlığa aydınlığı ve güzelliği anlatır. Ancak karanlık zihniyetli cahiliye insanı ortaya adeta bir kabus tablosu çıkarır. Kendi kafasındaki ve ruhundaki karanlığı ortaya serer bu kişi, ancak o din değildir. Gerçek din pırıl pırıldır, aydınlıktır, huzur doludur. Samimi müminler için kesintisiz bir mutlulukla dolu olan Allah’ın aydınlık ve dosdoğru yolu, yaşamlarından sonsuz ahirete uzanır.



İşte Allah’a iman edenler ve O’na sarılanlar, onları kendisinden olan bir rahmetin ve bir fazlın içine yerleştirecektir ve onları Kendisine varan dosdoğru bir yola yöneltip-iletecektir. (Nisa Suresi, 175)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder