28 Mart 2011 Pazartesi

"Beni Koruyup Yetiştirdikleri Gibi Sen De Onlara Acı"

Kur’an’da anne ve babaya karşı kullanılacak üslup birçok ayetle hatırlatılır. Yüce Allah, “İnsana da, anne babasına iyi davranmasını emrettik. Annesi onu her gün biraz daha güçsüz düşerek karnında taşımıştır. Onun sütten kesilmesi de iki yıl içinde olur. (İşte onun için) insana şöyle emrettik: “Bana ve anne babana şükret. Dönüş banadır.”" (Lokman Suresi, 14) hükmüyle insana anne ve babasına karşı iyilikle davranmasını emreder.


Kuşkusuz anne ve babanın çocuğu üzerindeki emeği çok fazladır. Annesi pek çok güçlüğe katlanarak onu dokuz ay boyunca karnında taşımış ve zorluklara rağmen özveriyle büyütmüştür. Babası da onu yetiştirirken çok çaba harcamıştır. İnsanın kendisine şefkatle gösterilen bu emeği görmezden gelerek anne babasına karşı büyüklenmesi, onlara merhametsiz bir şekilde davranması Kur’an ahlakına tamamen aykırıdır. Rabb’imiz, “Allah’a ibadet edin ve ona hiçbir şeyi ortak koşmayın. Ana babaya, akrabaya, yetimlere, yoksullara, yakın komşuya, uzak komşuya, yanınızdaki arkadaşa, yolcuya, elinizin altındakilere iyilik edin. Şüphesiz, Allah kibirlenen ve övünen kimseleri sevmez." (Nisa Suresi, 36) ayetiyle de anne babaya karşı güzellikle davranmak gerektiğini ve böbürlenmekten sakınılmasını buyurur.


Bir diğer Kur’an ayetinde de anne ve babaya nasıl titizlikle davranmak gerektiği detaylı olarak haber verilir:


Rabbin, kendisinden başkasına asla ibadet etmemenizi, anaya-babaya iyi davranmanızı kesin olarak emretti. Eğer onlardan biri, ya da her ikisi senin yanında ihtiyarlık çağına ulaşırsa, sakın onlara “öf!” bile deme; onları azarlama; onlara tatlı ve güzel söz söyle.. Onlara merhamet ederek tevazu kanadını indir ve de ki: “Rabbim!, Tıpkı beni küçükken koruyup yetiştirdikleri gibi sen de onlara acı" (İsra Suresi, 23-24)


Kur’an ahlakına uygun yaşayan insan, anne ve babasına "öf" bile demeyecek kadar saygılı ve hürmetkar bir tavır içerisinde olur. Alçakgönüllü ve anlayışlıdır, onlara her zaman güzel söz söyler. Nasıl sevgi ve şefkat içinde büyütüldüyse, yaşlılıklarında da kendisi onlara sevgi ve şefkatle yaklaşır. Onların hatalarına sabır gösterir, kızıp öfkelenmez.


Ancak her anne baba Allah’a itaat ederek ve O’nun sınırları içinde yaşamaz. Anne babanın Allah’a isyan etmesi durumunda ise Kuran’da tavsiye edilen davranış, din konusunda onlara itaat etmemek ama onlarla iyi geçinmek şeklindedir. Kuran’da anne babası Allah’tan yüz çevirmiş bir müminin nasıl davranması gerektiği şöyle açıklanır:


“Eğer, hakkında hiçbir bilgi sahibi olmadığın bir şeyi bana ortak koşman için seninle uğraşırlarsa, onlara itaat etme. Fakat dünyada onlarla iyi geçin. Bana yönelenlerin yoluna uy. Sonra dönüşünüz ancak banadır. Ben de size yapmakta olduğunuz şeyleri haber vereceğim.” (Lokman Suresi, 15)


Biz insana, ana-babasına iyilik etmesini emrettik. Şâyet onlar seni, hakkında hiçbir bilgin olmayan şeyi bana ortak koşman için zorlarlarsa, bu takdirde onlara itaat etme. Dönüşünüz ancak bana olacaktır ve ben yapmakta olduklarınızı size haber vereceğim. (Ankebut Suresi, 8)


Kuran’da Hz.Yusuf’un anne babasına karşı olan saygılı davranışları örnek verilir. Hz. Yusuf Mısır’ın yönetiminde önemli bir makamda olduğu halde onlara karşı oldukça alçakgönüllü bir tavır içerisinde olmuştur:


(Mısır’a gidip) Yûsuf’un huzuruna girdiklerinde; Yûsuf ana babasını bağrına bastı ve “Allah’ın iradesi ile güven içinde Mısır’a girin” dedi. Ana babasını tahtın üzerine çıkardı. Hepsi ona (Yûsuf’a) saygı ile eğildiler. Yûsuf dedi ki: “Babacığım! İşte bu, daha önce gördüğüm rüyanın yorumudur. Rabbim onu gerçekleştirdi. Şeytan benimle kardeşlerimin arasını bozduktan sonra; Rabbim beni zindandan çıkararak ve sizi çölden getirerek bana çok iyilikte bulundu. Şüphesiz Rabbim, dilediği şeyde nice incelikler sergileyendir. Şüphesiz O, hakkıyla bilendir, hüküm ve hikmet sahibidir.” (Yusuf Suresi, 99-100)


Bu konuda Kur’an’dan bir diğer örnek de Hz İbrahim’in tavrıdır. Kendisini putlara tapmaya çağıran babasına karşı davranışları ve söylediği saygı dolu sözler inananlar için güzel bir örnektir. Babasının taşa tutma tehdidine rağmen, Hz. İbrahim ona "babacığım" diye hitap ederek güzel ahlak göstermiştir:


Kitap’ta İbrahim’i de zikret. Gerçekten o, doğruyu-söyleyen bir peygamberdi. Hani babasına demişti: "Babacığım, işitmeyen, görmeyen ve seni herhangi bir şeyden bağımsızlaştırmayan şeylere niye tapıyorsun? Babacığım, gerçek şu ki, bana, sana gelmeyen bir ilim geldi. Artık bana tabi ol, seni düzgün bir yola ulaştırayım. Babacığım, şeytana kulluk etme, kuşkusuz şeytan, Rahman (olan Allah)a başkaldırandır. Babacığım, gerçekten ben, sana Rahman tarafından bir azabın dokunacağından korkuyorum, o zaman şeytanın velisi olursun." (Babası) Demişti ki: "İbrahim, sen benim ilahlarımdan yüz mü çeviriyorsun? Eğer (bu tutumuna) bir son vermeyecek olursan, andolsun, seni taşa tutarım; uzun bir süre benden uzaklaş, (bir yerlere) git." (İbrahim:) "Selam üzerine olsun, senin için Rabbim’den bağışlanma dileyeceğim, çünkü, O, bana pek lütufkardır" dedi. "Sizden ve Allah’tan başka taptıklarınızdan kopup-ayrılıyorum ve Rabbim’e dua ediyorum. Umulur ki, Rabbim’e dua etmekle mutsuz olmayacağım." (Meryem Suresi, 41-48)


Anne babaya karşı iyi davranmak, merhametle yaklaşmak pek çok Kuran ayetinde daha dikkat çekilen bir hükümdür:


Biz insana anne babasına iyi davranmayı emrettik. Annesi onu ne zahmetle karnında taşıdı ve ne zahmetle doğurdu! Onun (anne karnında) taşınması ve sütten kesilme süresi (toplam olarak) otuz aydır. Nihayet olgunluk çağına gelip, kırk yaşına varınca şöyle der: “Bana ve anne babama verdiğin nimetlere şükretmemi, senin razı olacağın salih amel işlememi bana ilham et. Neslimi de salih kimseler yap. Şüphesiz ben sana döndüm. Muhakkak ki ben sana teslim olanlardanım.” (Ahkaf Suresi, 15)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder